Vücudumuzda bulunan ancak ihtiyacımız olmayan bu organları öğrenince çok
şaşıracaksınız. Üçüncü bir göz kapağınız olduğunu, çok eski zamanlarda
cinselliğe ilişkin iletişimi sağladığınız "Jacobsen Organı" adlı
körelmiş bir yapıyı bedeninizin bir yerlerinde taşıdığınızı biliyor
muydunuz? Elbette bedenimizde hâlâ duran ama artık bir işlevi olmayan
organlarımız bunlarla sınırlı değil. İşte insanda bulunan 9 körelmiş
organ...
Üçüncü göz kapağı: Eğer bir kedinin göz kırpmasını
izlerseniz, beyaz bir zarın gözü kapladığını görürsünüz, bu üçüncü göz
kapağıdır. Memelilerde oldukça nadir görülen bu yapı, kuşlar,
sürüngenler ve balıklarda ortak. Bilim insanlarına göre, insanlarda da
kullanım dışı olan bir üçüncü göz kapağı kalıntısı mevcut. İnsanlarda oldukça küçülmüş bu organ, bazı topluluklarda diğerlerine
oranla daha belirgin. Primat türleri içinde üçüncü göz kapağını
fonksiyonel olarak kullanan tek primat ise Batı Afrika’da yaşayan
Calabar angwantibo.
Apandisit:Apandisitin modern insanlarda bilinen hiçbir
kullanımı yok ve enfeksiyon kaptığında sık sık alınır. Orijinal
kullanımı ile ilgili spekülasyonlar mevcut olmakla birlikte, bilim
insanlarının çoğu Darwin’in öngördüğü şekilde, bu organın işlevinin, bir
zamanlar bol miktarda yaprak ihtiva eden gıdalarımızdaki selülozun
işlenmesine yardımcı olduğu görüşünde. Evrim doğrultusunda, gıdalarımız değişmiş ve apandise daha az gerek
duyulmuş. Bilim insanlarına göre, benzer şekilde kullanım dışı olan ve
nihayetinde kaybolacak olan ayak serçe parmağının aksine, apandisit
muhtemelen uzun süre kalacak ve herhangi bir şey yapmadan sallanmayı
sürdürecek.
Tüylerin ürpermesi: İnsanlar üşüdüklerinde,
korktuklarında, kızdıklarında veya utandıklarında tüyleri ürperir.
Birçok canlı türünün de aynı sebeplerle tüyleri ürperiyor. Mesela, kedi
veya köpek tüylerinin dikilmesi, kirpi dikenlerinin ortaya çıkması bu
sebepten. Üşüme durumunda, dikilen tüyler havayı deri ve tüyler arasında
sıkıştırarak yalıtım ve sıcaklık sağlıyor. Hayvanlarda ise daha iri görünmelerini ve düşmanın korkup kaçmasını
sağlıyor. İnsanların giysilerinin olmadığı dönemlerde doğal düşmanlarını
korkutmaya yarayan bu fonksiyona artık ihtiyacımız yok. Bilim
insanlarına göre, doğal seçilim yoğun kıl tabakamızı ortadan kaldırdı
fakat bunları kontrol etmemize yarayan mekanizmayı geride bıraktı. Bu
özellik böylece geçmişimizden miras kaldı.
Kuyruk sokumu: Bilim insanları kuyruk sokumu kemiğinin,
bir zamanlar mevcut olan insan kuyruğunun kalıntısı olduğunu belirtiyor.
Zamanla bir kuyruğa olan ihtiyacımızı kaybettik fakat kuyruk sokumu
kemiğine olan ihtiyacı kaybetmedik. Şu anda çeşitli kaslar için destek
yapısı ve oturup arkaya doğru yaslanan bir kişi için destek işlevi var.
Darwin'in noktası: Memelilerin çoğunda bulunuyor,
insanlar da dahil. Hayvanlarda seslere odaklanmak için kullanılıyor
ancak insanlarda, herhangi bir fonksiyonu yok. İnsanların sadece %
10.4'ünde bu kalıntı görünür durumda fakat muhtemelen insanların çok
daha fazlası bu kulak yumrusunu üreten, ancak belirgin olmasını her
zaman sağlamayan geni taşıyor, küçük kalın bir yumru ve kulağın yukarı
ve orta bölümlerinin birleştiği yerde bulunuyor.
20 yaş dişleri: İlk insanlar birçok bitki türüyle
besleniyordu ve gün boyunca ihtiyaç duydukları tüm gıdaları almak için
yeterli miktarda bitkiyi, yeterince hızlı şekilde yemeye ihtiyaç
duyuyorlardı. Bilim insanlarına göre, bu sebeple, daha geniş bir ağzı
daha üretken kılmak için ilave bir takım azı dişleri mevcuttu. Selülozun vücut tarafından yeterli şekilde sindirilmesi kabiliyetinden
yoksun olunduğu için bu özellikle gerekliydi. Evrim tercihlerini
yaptıkça gıdalarımız değişti, çenemiz uygun bir şekilde küçüldü ve
üçüncü azı dişlerimiz gereksiz hale geldi. Günümüzde bazı insan
topluluklarında 20 yaş dişlerinin üretimi tamamen durmuş iken, bazı
topluluklarda yüzde 100 oranda bu dişler çıkmakta.
Plantaris kası: Plantaris kası hayvanlar tarafından,
nesneleri ayakları ile tutmak ve kontrol etmek için kullanılıyor. Bu kas
insanlarda da aynı şekilde mevcut ancak o kadar az gelişmiş ki, vücudun
diğer bölümlerinden herhangi birinin yeniden oluşturulmasında dokuya
ihtiyaç olduğunda, doktorlar tarafından yerinden alınarak kullanılıyor.
Bu kas insan vücudu için öylesine önemsiz ki, insanların yüzde 9'u bu
kasa sahip olmadan doğuyor.
Hurda DNA: Geçmişimizden gelen kalıntıların birçoğu
fiziki veya görülür olmakla birlikte, bu durum hepsi için geçerli değil.
İnsanın genetik modelinde, bir zamanlar C vitaminini işlemeye yarayan
enzimlerin üretilmesinde kullanılan yapılar mevcut. Diğer hayvanların çoğu da bu fonksiyonel DNA'ya sahip fakat geçmişimize
ait bir dönemde, bir mutasyon bu geni etkisizleştirmiş ve genin
kalıntılarını hurda DNA olarak arkasında bırakmış. Bilim insanlarına
göre, bu dikkat çekici hurda DNA, yeryüzündeki diğer türlerle ortak
atadan gelindiğini gösterir ve bu yüzden özellikle enteresandır.
Jacobson organı: Jacobson organı hayvan anatomisinin
enteresan bir parçası ve cinsel geçmişimiz hakkında bize birçok şey
anlatıyor. Burunda bulunan bu organ, pheromones adı verilen, cinsel
istek, tehlike işareti veya yiyecek izlerine ilişkin bilgileri
tetikleyen kimyasalları tespit ediyor. Yani özel bir koklama organı. Bu organ bazı hayvanların seks için karşı cinsleri takip etmesini ve
potansiyel tehlikeleri bilmesini sağlıyor. Bilim insanları, insanların
Jacobson Organı ile doğduklarını ancak bu organın kabiliyetlerinin
gelişimimizin erken dönemlerinde, işe yaramaz bir hale geldiğini
anlatıyor. Üstelik iletişimin mümkün olmadığı eski zamanlarda insanlar,
eşlerinin yerini bu organı kullanarak buluyormuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder