Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de şefaat ile ilgili birçok ayet bulunmaktadır. Bu ayetlerin hiçbirinde şefaatin olmadığına dair herhangi bir ibare yoktur. Örnek olarak aşağıdaki ayetleri verebiliriz:
- Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan, sonra da Arş'a kurulup işleri yerli yerince düzene koyan Allah'tır. O'nun izni olmaksızın, hiç kimse şefaatçı olamaz. İşte o, Rabbiniz Allah'tır. O halde O'na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz? (Yunus, 3)
- Rahmân'ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır. (Meryem, 87)
- Göklerde nice melekler vardır ki onların şefaatleri; ancak Allah'ın izniyle, dilediği ve hoşnut olduğu kimselere yarar sağlar. (Necm, 26)
Bunlarla beraber hepimizin mutlaka bildiği, Ayetel Kürsi içinde geçen "İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir?" cümlesi de şefaatin mutlaka var olduğunu tartışmasız olarak göstermektedir. Şefaat Kur'an'da vardır! Ancak asıl sorulması gereken soru, şefaatin olup olmadığı değil, kimin-nasıl şefaat edeceği olmalıdır.
Rabbimiz (c.c.) bize birçok ayette şefaatçilerden bahsetmektedir. Bu şefaatçilerin kim olacağı ise O'nun katında saklıdır. Bunları bizim bilmemiz mümkün değildir. Necm suresi 26. ayette bahsedildiği gibi meleklerin de şefaat edebileceği anlaşılmaktadır. Ancak bütün bunların üzerine bir perde çeker gibi tüm kullarını uyaran şu ayeti asla aklımızdan çıkarmamamız gerekir:
- Allah, gökleri ve yeri, ikisi arasındakileri altı gün içinde (altı evrede) yaratan sonra da Arş'a kurulandır. Sizin için ondan başka hiçbir dost, hiçbir şefaatçi yoktur. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız? (Secde, 4)
Müminin yapması gereken kendisine şefaatçi mi aramak yoksa Allah'ın emirlerine uyup eksiksiz yerine getirmek midir? Tamam şefaat var peki ne yapalım? Kendimizde bir eksiklik görüp Allah'a şefaatçilerin bana şefaat etsin diye dua mı edelim? Allah'ın Kur'an ve Hz peygamber (s.a.v.) vasıtasıyla bize aktardığı emirlere uyup yasaklardan kaçınmak için çaba göstermeyelim de şefaat hakkı olup olmadığını bile bilmediğimiz insanlardan, bizi bir kere bile görmemişlerden şefaat etmesi için Allah'a dua mı edelim? Allah (c.c.) zaten emirlerini yerine getireni cennetine alacağına dair söz vermiş, ne diye şefaatçilerden medet umalım?
Bizim için tek şefaatçi (kurtarıcı, yardım edici, yanımızda olan) Yüce Allah'tır. Özellikle evliya oldukları düşünülen insaların şefaat hakkı olduğu inancı vardır. Bu nedenle Allah'a dua ederken "şu evliyanın şefaatinden yararlanmayı nasip et Allah'ım" diyerek dua etmek son derece mantıksızdır (bu talep direk evliya denilen zatın kendisine yapılırsa bu şirktir ve büyük günahtır). Allah'ın affetmediği kişiyi, hangi kul affetmesi için Allah'a ricada bulunabilir? Hangi evliya, kulunu Allah'tan daha iyi tanıyabilir? Hangi evliya, Allah'tan daha merhametli olabilir? Hangi evliya, Allah'ın razı olmadığı kişiyi razı olduğu kişi haline getirebilir? Bu nedenle birilerinin şefaati için Allah'a dua etmektense, bağışlanmak için sadece ve sadece Yüce Allah'a dua etmek doğru olanıdır.
Peki neden şefaat konusu bu kadar önem arzediyor? Birçok tarikat, cemaat ve benzeri topluluklar dini bir istismar aracı olarak kullanıyorlar. Çünkü insanların en hassas olduğu ve en kolay kandırılabildiği konu din konusudur. Bu topluluklarda ne kadar çok mürit, inanan vs var ise bu topluluğun kurucuları o kadar zengin oluyorlar. Mürit sayısını arttırmak içinse en etkili yol onlara şefaat sözü vermek!
Şefaatçilerin kim olduğu Kur'an'da bile yazılı değilken bu insanlar, bizim tarikatın müritlerine şu kadar şefaat hakkı, şeyhimize bu kadar şefaat hakkı verilmiştir diyerek insanları kendilerine bağlıyorlar. Böylelikle mürit satılarını, dolayısıyla kasalarındaki paranın miktarını arttırıyorlar. İşte bu nedenle şefaat, din tüccarları için bu kadar önemlidir.
Hergün en az 5 vakit namazda okuduğumuz Fatiha Suresinde tekrarladığımız gibi "Yalnız Sana kulluk eder, yalnız Senden yardım dileriz" ayetini idrak ederek sadece Yaradan'dan istemeliyiz. Şefaat sadece O'nundur. Şirke bulaşmamak için yalnızca Allah'a yalvarmalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder